Zekât Fitre Kampanyası
Sen de bir kelebek uçur
Neden Zekât Fitre Kampanyası?
İslam’ın beş temel esasından birisi olan zekât Müslümanlara farz kılınmıştır. Fitre (fıtır sadakası), varlık sahiplerinin ramazan ayı içerisinde yoksullara vermesi gereken sadakadır. Zekât, Tevbe suresinin 60. ayetinde geçen şu 8 sınıf kimselere verilmektedir: “Sadakalar (zekâtlar) Allah’tan bir farz olarak ancak, yoksullara, düşkünlere, (zekât toplayan) memurlara, gönülleri (İslam’a) ısındırılacak olanlara, (hürriyetlerini satın almaya çalışan) kölelere, borçlulara, Allah yolunda olana, yolda kalana mahsustur. Allah pek iyi bilendir, hikmet sahibidir.”
Zekât Fitre Kampanyası ile; yapılan yardımlar bir fonda toplanıyor ve Kur’an’da zikredilen 8 sınıfa dağıtılıyor. Kurumsal bir disiplin içerisinde yürütülen çalışmalar ile mazlum, mağdur, muhacir ve mültecilere yardım elinin uzatılmasının yanı sıra, bilhassa Avrupa’da İslam’ın en güzel şekilde temsil edilmesi ve tanıtılması, eğitim ve öğrenim gören öğrencilerin desteklenmesi, toplumun ihyası ve inşası doğrultusunda yapılan çalışmalar da bu fondan destekleniyor.
Sen de bir kelebek uçur…
Sıkça Sorulan Sorular
Zekât ödemeyi bir örnek üzerinden anlatır mısınız?
Kişi, temel ihtiyaçlarını karşılamıştır. Bir yıl sonra elinde 3.800 Euro para, 50 g altın (mücevher), 1.250 Euro tasarruf veya konut tasarruf hesabında parası vardır.
50 g altının kendisi nisap miktarında değildir. Ancak diğer mallar nisap miktarını aştığı için bu sefer zekâta tabidir. O zaman 50 g x 37,07 Euro* = 1.853,50 Euro. Buna göre: 3.800 Euro + 1.853,50 Euro + 1.250 Euro = 6.903,50 Euro. Bundan 100’de 2,5 oranındaki miktar zekât olarak ödenir. Bu da, 6.903,50 Euro x 0.025 = 172,58 Euro zekât demektir.
* 08.03.2019 tarihinde altının gram fiyatı: 37,07 €
Altının gram hesabı, hangi tarihte zekât ödenecekse ona göre
belirlenmelidir.
Fitre miktarı ne kadardır?
Hadîs-i şeriflerde fitre miktarının hangi mallardan, ne kadar verileceği belirtilmiştir. Ancak o zamanki ölçeklerin farklılığı ve malların kullanımında bir değişiklik olduğu için İslam âlimleri bugünkü fitre miktarının en az bir kişinin, bir günlük yiyecek ihtiyacını karşılayacak şekilde olması gerektiğini ifade etmişlerdir. Kişi başı fitre miktarı aktüel olarak 13 Euro’dur.
Zekât ve fitremi nasıl verebilirim?
Sayfamızda yer alan Bağış Yap kısmından Zekât Fitre bölümünü seçiyorsunuz. Bu bölüm altında yer alan ilgili kısmı tercih ediyorsunuz ve yapacağınız yardım miktarını, durumunuza uygun bir şekilde belirliyorsunuz. Akabinde devam tuşuna basıp, açılan sayfada size ait olan bilgileri eksiksiz bir şekilde girerek ödemenizi yapıyorsunuz.
Ayrıca Hasene Zekât ve Fitre zarfının içerisine zekât, fitre veya sadakalarınızı koyarak, zarfı en yakın IGMG şubesine teslim edebilirsiniz. Ya da, belirtilen banka hesabına zekât, fitre veya sadaka olduğunu belirten bir açıklama yazarak havale yapabilirsiniz.
Kur’an’da Zekât
Kur’ân-ı Kerîm’de 30 âyet-i celilede zekât ibadeti bizzat “zekât” kelimesi ile zikredilmekte ve zekâtın ödenmesi emrolunmaktadır. Bununla birlikte, 14 ayette ise “sadaka” kelimesi geçmektedir. Bunların bir kısmı ile de yine zekât kastolunmaktadır;
“Onların mallarından sadaka al; bununla onları (günahlardan) temizlersin, onları arıtıp yüceltirsin. Ve onlar için dua et. Çünkü senin duan onlar için sükunettir (onları yatıştırır). Allah işitendir, bilendir.”
(Tevbe suresi, 9:103)
“İşte sizler, Allah yolunda harcamaya çağırılıyorsunuz. İçinizden kiminiz cimrilik ediyor. Ama kim cimrilik ederse, ancak kendisine cimrilik etmiş olur. Allah zengindir, siz ise fakirsiniz. Eğer O’ndan yüz çevirirseniz, yerinize sizden başka bir toplum getirir, artık onlar sizin gibi de olmazlar.”
(Muhammed suresi, 47:38)
Şu üç ayet zekâtın farz bir ibadet olduğunun delilleridir.
“Namazı kılın, zekâtı verin.”
(Bakara suresi, 2:110)
“Müminlerin mallarından zekât al ki onları temizleyip mallarını çoğaltasın.”
(Tevbe suresi, 9:103)
“Hasat günü ürünün hakkını ödeyin.”
(En’âm suresi, 6:141)
Sünnette Zekât
Şu hadîs-i şerifler zekâtın farz oluşunun delilleridir:
“İslam beş temel üzerine kurulmuştur. Bunlardan biri de zekât vermektir.”
(Buhari, İman, 1,2; Müslim, İman, 19-22; Tirmizi, İman, 3; Nesei, İman, 3.)
Peygember Efendimiz (s.a.v.), Muaz b. Cebel (r.a.)’ı Yemen’e vali olarak gönderirken kendisine şu sözleri söylemişti:
“Onlara bildir ki, Allah Teâlâ kendilerine zekâtı farz kılmıştır. Zekâtı onların zenginlerinden al, ihtiyaç sahiplerine ver.”
(Buhari, Zekât, 1; Ebu Davut, Zekât, 5; Nesai, Zekât, 46; İbn Mace, Zekât, 1.)
Zekâtın farz bir ibadet olduğu hususunda asırlarca bütün müctehit âlimler söz birliği etmişlerdir. Zekât, zekât mükellefi olan her Müslüman‘ın yılda bir defa zorunlu olarak vermesi gerekli olan mali bir ibadettir. Bundan dolayıdır ki, Zekâtın farz olduğunu inkâr eden kimse dinden çıkar. Zekâtın farziyyetini şüphesiz bir şekilde kabullenip buna karşın eksik veren günahkâr olur.
Zekât Kimlere Farzdır?
Akıllı, olgunluk hâlini idrak etmiş, Müslüman ve hür, temel ihtiyaçlarından ve borçlarından fazla olarak, üzerinden bir yıl geçmiş zekât mallarından nisap miktarı mala sahip olan her erkek ve kadın üzerine farz olur.
Zekât Kimlere Verilir?
“Sadakalar (zekâtlar) Allah’tan bir farz olarak ancak yoksullara, düşkünlere, (zekât toplayan) memurlara, gönülleri (İslam’a) ısındırılacak olanlara, (hürriyetlerini satın almaya çalışan) kölelere, borçlulara, Allah yolunda çalışıp cihat edenlere ve yolcuya mahsustur. Allah pek iyi bilendir, hikmet sahibidir.”
(Tevbe suresi, 9:60)
Ulemanın içtihatına göre zekât, ayette geçen sekiz sınıfa eşit olarak dağıtılabileceği gibi şartlara göre bir veya birkaç sınıfa da verilebilir.
Zekât ve fitre yalnızca fakirlerin hakkı olmayıp, zekâta hak kazanan başka gruplar da vardır. Onun için de müstehak olanlar arasında adaletli bir dağıtımın yapılması gerekir. Zekât uygulaması İslam tarihinde toplumsal bir ibadet olarak ele alınmıştır. Bu yüzden fakirlerin ve diğer ihtiyaç sahiplerinin şahsiyetlerinin rencide edilmesini önlemek için toplumsal bir organizasyon gerekli görülmüştür. Bu toplumsal organizasyon, yukarıda da ifade edildiği gibi aynı zamanda bir görevdir.
Dolayısıyla öğrenim gören ihtiyaç sahibi yüksek okul talebelerine ve diğer öğrencilere; Avrupa’da çocuklarımızın dinî ve kültürel eğitimlerine; eğitime destek olarak yapılan hizmet çalışmalarına; hiçbir geliri olmayan fakir, dul ve yetimlerle yolda kalmışlara; maddi imkânsızlık sebebiyle tedavi olamayan yoksul hastalara; ihtiyaç sahibi okul, vakıf ve hastahanelere; deprem ve sel gibi, tabii afetlerden dolayı mağdur kalanlara; İslam’a ve Müslümanlara hizmet eden ihtiyaç sahiplerine; savaşlar sebebiyle mazlum ve mağdur kalanlara ve muhacirlere, Müslüman varlığının sürdürülmesi için, lüzumlu tüm kurumların giderlerine ve de bütün hayır gruplarının hepsine, ihtiyaca binaen harcanır.
Zekâta Tabi olan Mallar
Altın, gümüş, zirai ürünler ve evcil hayvanlar ile ticaret mallarının zekâtlarını kendi cinslerinden vermek caiz olduğu gibi kıymetleri üzerinden vermek de caizdir.
Zekâtta gaye ihtiyaç içinde olanların bu ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. Zekât, zekâta tabi malın kendisinden ödenebileceği gibi, çoğu zaman zekâta tabi olan malların kıymetini vermekle de eda edilir ve ihtiyaç içindekiler kendi ihtiyaçlarını bu bedelle karşılarlar.
Zekât Vermenin Fazileti
Zekât, Allah (c.c.) tarafından ihsan edilen servet nimetine şükür anlamı taşır. Zekâtla mal eksilmediği gibi, tam tersine, içinden zekât verilen mal bereketlenir ve artar. Sadaka verdiği için iflas etmiş bir insana rast gelinmemiştir. Kur’ân-ı Kerîm bunu şöyle beyan buyurur:
“Eğer siz şükrederseniz, mutlaka verdiğim nimetleri artırırım.”
(İbrâhim suresi, 14:7)
“[…] zekâtı verenlerin Rableri katında elbette mükâfatları vardır […]”
(Bakara suresi 2:277)
Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Mallarınızı zekât vermek suretiyle koruma altına alın, hastalıklarınızı sadaka vererek tedavi edin, gelecek olan belalara karşı dua ile hazırlıklı olun.”
(Taberani ve Ebu Nuaym el-Hilye)
“Mallarınızı, zekât(ını) vererek temizleyiniz.” (
(Lübabü’l Hadis)
Zekât Vermemenin Hükmü
Zekâtı eda etmemek hem dünyevi hem de uhrevi cezalara sebep olur. Şu âyet-i kerîmeler ve hadîs-i şerifler zekâtı eda etmemenin dünyevi zararlarına işaret eder.
Ayetler:
“Allah’ın, kereminden kendilerine verdiklerini (infakta) cimrilik gösterenler, sanmasınlar ki o, kendileri için hayırlıdır; tersine bu onlar için pek fenadır. Cimrilik ettikleri şey de kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.”
(Âl-i İmrân suresi, 3:180)
“Dini yalanlayanı gördün mü? İşte o, yetimi itip kakar; yoksulu doyurmaya teşvik etmez; Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, onlar namazlarını ciddiye almazlar. Onlar gösteriş yapanlardır ve hayra mani olurlar.”
(Maun Suresi, 1-7)
Hadis-i şerifler:
“Sadaka (zekât) bir mala karışırsa, o mal helak (yok) olur.”
(Beyhaki)
“Her kim malın zekâtını vermezse Allah (c.c.) onun malından korumasını kaldırır.”
(Lübabü’l Hadis)
Yukarıda zikredilen ayet ve hadîs-i şeriflerden anlaşılan uyarıları şöyle özetleyebiliriz:
Zekâtın Hesaplanması
Zekâta tabi olan altın, gümüş, zirai ürünler ve evcil hayvanlar ile ticaret mallarının zekâtlarını kendi cinslerinden vermek caiz olduğu gibi kıymetlerini vermek de caizdir. Bu konuda mal sahipleri tercih hakkına sahiptir. Nitekim, öşür, harac, fitre, adak ve azat etme dışındaki keffaretlerde de hüküm böyledir.
Zekâtta gaye ihtiyaç içinde olanların bu ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. Zekât, zekâta tabi malın kendisinden ödenebileceği gibi çoğu zaman kıymetini vermekle de eda edilir ve ihtiyaç içindekilerde kendi ihtiyaçlarını bu bedelle karşılarlar.
Bu duruma göre bir kimse altının zekâtı için, kıymeti kadar gıda maddesi veya kumaş verebilir. Yine saime hayvanlar veya ticaret malları için de nakit para verebilir. Ancak bu konuda ihtiyaç sahipleri için yararlı olanı tercih etmek daha uygundur.
Altın, Gümüş ve Paraların Zekâtı
1. Altın ve Gümüşte Nisap:
Altın ve gümüş başka bir madenle karışık bulununca, altını çoksa altın, gümüşü çoksa gümüş hükmünde olur. Eğer karışık maden yarıdan fazla ise altın veya gümüş kısmı nisap miktarına ulaşırsa veya ulaşmadığı takdirde başka parası yahut ticaret malı bulunursa, ona göre zekâtı hesap edilerek verilir. Bunlar ticaret mallarından ise diğer maden kısmı da ayrıca dikkate alınır. Bunların altın veya gümüş kısmı nisap miktarına ulaşmazsa tamamı ticaret malı hükmünde olur.
Altın ile gümüş, biri diğeri ile tamamlandığında, hangisinin gramajı ağırsa onun cinsinden zekâta tabi olurlar. Altın çoksa altın; gümüş fazla ise gümüş üzerinden zekâtları hesaplanır.
Sonuç olarak; bu alacakların her birinden zekât vermek farzdır. Ancak ödeme teslim alma sırasında farz olur. Kuvvetli alacaklarda nisabın beşte biri alınınca, orta ve zayıf alacaklarda ise nisabın tamamı alınınca zekât vermek gerekir. Diğer yandan bir bedel karşılığı olmayan zayıf alacaklar yeni bir kazanç elde etme niteliği taşıdığı için bunların üzerinden bir yıl süre geçmesi gerekir.
Ticaret Mallarının Zekâtı
Altın, gümüş ve para dışındaki mallar ile; ev eşyası, akarlar, hayvan türleri, tarım ürünleri, elbiseler ve benzeri menkul ve gayrimenkullerden ticaret için hazırlanan mallar kastedilir. Sahibinin satıp kâr etmek amacıyla edindiği ev, dükkân, arsa, tarla, bahçe ve benzeri akarların hükmü de ticari eşyanın hükmü gibidir. Bu gibi akarlar da ticari eşya gibi zekâta tabidir.
Ancak sahibinin veya bir yakınına tahsis edilmiş ve kira ve benzeri bir gelir getirmeyen ev, ticaret için kullanmakta olduğu iş yeri, depo, büro ile sanayi için kullandığı tesislerden zekât gerekmez.
Şirketlerin Zekâtı
İslami esaslara göre kurulan ortaklıklarda her ortak kendi hissesine düşen zekâtla yükümlü olur. Ortaklar sadece ticaretin gerektirdiği işlemlerde birbirlerinin vekili sayılır. Zekât bir ibadet olup, geçerli oluşu niyete bağlıdır. Bu nedenle şirket adına zekât verilebilmesi için ortakların birbirlerine özel yetki vermeleri gerekir. Şirketlerin zekâtını sermaye ortaklığı ve kâr ortaklığı üzerinden şu şekilde açıklayabiliriz:
20 ton pirinci,
20 ton toz şekeri,
20 ton da kuru fasulyesi bulunsa,
20 ton pirinç : 4= 5 ton pirinç : 40 = 125 kg. pirinç (verilecek zekât)
20 ton toz şeker : 4=5 ton toz şeker : 40 = 125 kg. toz şeker (verilecek zekât)
20 ton fasulye : 4 = 5 ton fasulye : 40 = 125 kg. fasulye (verilecek zekât)
Hayvanların Zekâtı
Zekâta tabi hayvanların evcil olması yanında şu altı türden olması da gerekir: Koyun, keçi, sığır, manda, deve ve at. Ebu Hanîfe’ye göre, atlara da zekât farzdır. Ebu Yûsuf ve İmam Muhammed’e göre ise atlara zekât gerekmez. Fetvaya esas olan bu ikinci görüştür. Katır, eşek ve geyikler için de zekât gerekmez.
Hayvanlardan zekât vermenin farz olması için şu şartların bulunması gerekir: (İbnu’l Hümam, Fethu’l Kadir, C.1, Shf. 494; İbn Kudame, el-Mugni, C.2, Shf. 575-577, 591-596)
Bina ve Sanayi Tesislerinin Zekâtı
Günümüzde sermaye toprak ve ticaret dışında daha düzenli gelir sağlamak amacıyla başka yönlere yönelmiştir. Kira geliri sağlamak için işyeri, dükkân, han, apartman, depo ile üretim için tesis edilen fabrikalar, nakliye işi için otobüs, tren, uçak, gemi, tır ve benzeri vasıtalar, sığır ve tavuk çiftlikleri bunlar arasında sayılabilir. Bunların hepsi kendisinde büyüme ve gelişme olmaksızın geliri için yapılan yatırımlardır. Bu yüzden de gelirlerinden ve kârlarından zekât vermek gerekir. Örneğin, 100.000 € değerinde, yılda 10.000.€ kira geliri olan bir kişinin, evin değeri değil de kirası üzerinden zekâtını ödemesi gerekir. Böyle bir evin yıllık zekâtı: 10.000 € : 40 = 250 €‘dur.
Diğer yandan bazı durumlarda ticaret malı ve kira geliri bir malda toplanabilir. Bir müteahhit, satacağı bazı daireleri geçici olarak kiraya verse, bu dairelerin ticaret malı olma niteliği değişmez.
Yine mesela; on tane yolcu otobüsü olan kimse, bunların gelirinden zekât verir. Ancak yıl içinde bunlardan üç tanesini satmaya karar verse, alıcı çıkıncaya kadar, bunların sefere devam etmesi ticaret malı sayılmalarına engel olmaz.
Şirketlerin zekâtını açıklarken de temas ettiğimiz gibi sanayi tesislerinin üreme ve çoğalma niteliği bulunmayan fabrika binası, makineler, lojmanlar, servis araçları, depolar ve bu tesislerin üzerinde kurulduğu gayrimenkuller kıymeti üzerinden zekâta tabi olmaz. Belki bu kuruluşun döner sermayesinden, yıl sonunda borçlar düşüldükten sonra geride kalan nakit para, sağlam alacaklar, ham madde ve mamül maddeler vb. gelişme ve artma niteliği bulunan ekonomik değerler zekâta tabi olur.
Şirket ticaret amacıyla veya gerektiğinde nakte çevirmek için birtakım gayrimenkullere yatırım yapmışsa, bunlar kıymeti üzerinden zekâta girer.